Valimizi Destekliyoruz!

Konu: Artvin Valisi Sn. Cengiz Aydoğdu’nun bölge turizmine ilişkin görüşleri ve bu görüşlerin Camili (Macahel) yöresi özelinde değerlendirilmesi

Kamuoyuna

Artvin ili içerisinde kontrolsüz turizm tehdidini en çok yaşayan ve bu konuda 2002 yılından bu yana tepki gösteren Camili (Macahel) yöresi insanları olarak, Artvin Valisi Sn. Cengiz Aydoğdu’nun, daha önce bir yerel basın toplantısında ve son olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Artvin’deki toplantısında turizmle ilgili olarak ifade ettiği görüşleri çok iyi anlıyoruz ve görüşlerine aynen iştirak ediyoruz. Ayrıca bir mülki amir olarak, bu konudaki önemli yerel gerçekleri cesur bir şekilde dile getirdiği için de şükranlarımızı sunuyoruz.

Sayın Valimiz, daha önce düzenlenen yerel basın toplantısında, “Şimdi turizm diyoruz. Bizim Artvin ile ilgili sloganımız şu olmalı. Artvin’i turizm’den koruyalım. Ben buna çok önem veriyorum. Turizmin girdiği yer, süratle orası müthiş bir saldırıya uğruyor. Ve kısa zamanda betonlaşmaya dönüyor. Ben Artvin’in öyle olmasını istemiyorum. Çünkü Artvin önümüzdeki yüzyılın, Türkiye’nin en önemli görsel malzemesi olacak. Artvin’in coğrafya güzelliği, habitatı Türkiye’nin çok az bölgesinde olan bir coğrafyası var. Belki şuanda Artvin’in coğrafyası Artvin’in şansızlığı gibi görünüyor ama önümüzdeki 10 yıl sonra Artvin’in bugün şansızlığı gibi görünen şey o gün en büyük hazinesi olacak. Bu konuda mantıklı adım atacağız. 20 yıl sonrasını düşüneceğiz. Şu anda Artvin’e baktığınızda çok çirkin ve tehlikeli bir şehir olarak gözüküyor. Her an heyelan olabilir. Keşke bunlar olmasaydı. Bundan sonra bunu başarmalıyız.” (http://www.artvin.gov.tr/?page=Haberler&file=h8) görüşlerini ifade etmiş, son olarak TOBB.’un Artvin’deki toplantısında, “Dünyada turizmle kalkınmış ülke yoktur. Turizm, kalkınmış ülkelerin harcıdır. Dünyada turizmden en çok payı alan ülkeler İngiltere’dir, İtalya’dır, Fransa’dır, Tunus, Cezayir değildir. Uzakdoğu ülkelerini saymıyorum, onlarınki çok farklı bir turizmdir. Kaldı ki turizm dediğimiz şey ülkelerin bir şekilde kendi çağdaş gereğine göre, kendi imkanlarına göre, yaşadığı, açtığı imkanlara göre gelir. Öbür türlü çok fantezi turizmi yapılabilir. İşte dağ turizmi, yayla turizmi gibi. Ama bunlar kesinlikle kalkınmada bir kalem teşkil etmez.
      Artvin Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda en şanslı vilayeti olacak. Birazcık sabra ihtiyacımız var. Artvin'de yapacağımız şeyler, barajlar sonrasına hazırlık olarak kalmalı. Bu arada biz birbirimize sabır tavsiye etmeliyiz, Artvin için yanlış bir şey yapmamalıyız. Benim korkum yanlış bir şey yapmaktır. Artvin'deki bu coğrafya, Türkiye'nin ve bölgenin en çok görülmek istenen, en çok yaşanmak istenen bölgesi olacak. Şunu da hiç akıldan çıkarmayalım. Artvin, Doğu Anadolu değildir, Karadeniz de değildir. Kafkasya'nın başlangıcıdır. Çok farklı bir kültürel ve etnik yapı barındırır.
      Barajların hayata geçişinde Artvin'in 20, 100 yılını hazırlamalıyız. Yoksa şu anda Artvin'de şunu yapalım, bunu yapalım... Hiç merak etmeyin ama hayalci de olmayın. Kısa vadede Artvin'de bir şey olmaz. Bugün Karadeniz ile ilgili çok yanlış bir şey konuşuluyor; Yayla turizmi! Müslüman Türk kültürünün yaşandığı bir tek yaylalar kaldı, orayı da mı turizme açalım? Yaylaları kaybedersek şayet, turizmden kazandığımızı kaybettiğimize kıyaslarsak, kaybettiğimiz çok fazladır. Yani bunu bir gün oturun düşünün. Akdeniz sahillerinde, İskenderun’dan Çanakkale’ye kadar,  turizmle kazandığımızı düşünün,  uzun vadede bir de kaybettiğimizi düşünün. İnanın değmez. Onun için akıllı olacağız, temkinli gideceğiz, çok düşüneceğiz, Artvin'le ilgili sağlam hayaller kuracağız." ( www.milliyet.com.tr) şeklinde konuşmuştur.

Sayın Aydoğdu’nun özetle ifade ettiği, Karadeniz bölgesinde ve bu bağlamda Artvin’de turizm faaliyetinin başlı başına bir gelir veya kalkınma kaynağı olamayacağı, bölgenin sahip olduğu doğal güzelliklerin özenle korunması gerektiği, ayrıca bölgenin ve özellikle Artvin’in Kafkasya’nın başlangıcında yer almasının ve farklı etnik yapıları içermesinin de dikkate alınması gerektiği, tüm bu sebeplerle turizmin zararlarının, getirisinden çok daha fazla olabileceği, dolayısıyla bu konuda atılacak adımların temkinli olması gerektiğidir. Bu konuda ayrıca Valilik Basın Açıklaması yapılmıştır (http://www.artvin.gov.tr/mesaj.htm )

Valimizin söz konusu toplantılarda soyut olarak ifade ettiği gerçeklerin, yöremizde fiilen yaşanmış somut örnekleri bulunmaktadır. Bilindiği gibi yöremizde Tema Vakfı ve GEF-II Projesi ile bağlantılı olarak, sözde kalkındırma projeleri adı altında yoğun bir şekilde kontrolsüz bir turizm faaliyeti başlatılmış ve halen devam etmektedir. Geçen dönem içerisinde, sözde çevreye duyarlı yapıldığı belirtilen turizm faaliyetleri ve bu amaçla gerçekleştirilen festivaller çerçevesinde çeşitli çevre kirliliklerine sebep olunmuş, tamamen yasalara ve yöre mimarisine aykırı yapılar inşa edilmiştir. Yörenin kalkındırılması ise bir iddiadan öteye geçememiş, tüm gelir, -Devlete gidecek olan vergisi dahi ödenmeksizin- bu kuruluşlara ve acentelerine ait olmuştur. Bu gerçekler sadece yöremizle sınırlı olmayıp, Karadeniz bölgesinin daha önce turizme açılan Uzun Göl, Ayder Yaylası vb. bölgelerinde de durumun bu merkezde olduğu yapılacak araştırmalarla görülebilir.

Turizmle ilgili dikkate alınması gereken bir başka nokta bölgenin coğrafi konumu ve farklı kültür ve etnik yapıları içermesidir. Hali hazırda bölgede bu anlamda önemli bir sorun bulunmuyorsa da bu konuda çeşitli girişimlerin izlerine rastlamak mümkündür. Bölgenin tarihi geçmişi itibariyle, farklı dinlere ilişkin sahip olduğu kültürel değerler ve yapılar, başka amaçlarla, turizm, festival kisvesi altında gelenler tarafından araştırılmakta, çeşitli görüşmeler yapılmakta ve daha sonra etnik yapı da dikkate alınarak,  ulusal birlikteliğimize zarar verici olumsuz birtakım propagandalarda kullanılmaktadır. Bu çerçevede değişik organizasyonlara gidilmektedir. “Müslüman” Türk kültürü vurgusunun amacı bize göre budur.

Sonuç olarak, özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde ve bu bağlamda Artvin’de turizmin getirisi ve zararı bu gerçekler çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu ve benzeri somut gerçekler dikkate alındığında, bölgenin turizme açılmasının, özellikle bunun bir kalkınma kalemi olarak teşvik edilmesinin, kısa ve uzun vadedeki zararları ortadadır. Bu nedenle, böylesine özgün koşulları taşıyan bir bölgedeki turizmle ilgili yapılan soyut değerlendirmeleri anlayabilmek ve doğru yorumlayabilmek için birtakım ön bilgilere sahip olmak gerekir. Dolayısıyla -başka amaçlar taşıyan yaklaşımlar bir taraf bırakılacak olursa- konuyla ilgili yanlış değerlendirme ve yorumların, bilgisizlikten veya birtakım ön yargılardan kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu gerekçelerle, Valimizin, tamamen yerel ve özgün gerçeklere dayalı görüş ve değerlendirmelerini paylaştığımızı tekrar vurgulamak istiyor ve bu vesileyle yöremizde kontrolsüz olarak gerçekleştirilen turizmle ilgili tedbirlerin bir an önce alınmasını diliyoruz.

MACAHEL BİZİMDİR İNİSİYATİFİ

İlgili bilgi ve belgeler:

* Camili (Macahel) Halkının yöreyi turizme açmaya çalışan Tema Vakfı’nı istemediğine dair Şikayet Dilekçesi’nde turizmle ilgili gerekçeler

* “Kafkas Arısı, Tema’nın Değil, Macahel Halkı’nın Bir Zenginliğidir!” başlıklı kamuoyu açıklamasında yöredeki turizmle ilgili değerlendirmeler

* Macahel’de turizmin sebep olduğu çevre kirliliklerinin fotoğrafları

* Genel olarak turizm, yayla turizmi ve Macahel’de turizmle ilgili makaleler


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi