Macahel'de Yayla Maceralarından Kesitler-1 (Yaylaya Yolculuk)

Macahel’de yaylacılık tam anlamıyla doyumsuz bir maceradır. Bu macera, köyden yaylaya yola çıkmayla başlayıp, sıcak yaz mevsiminin orada geçirilmesinden, köye geri dönüş yolculuğuna kadar uzayıp giden bir zaman sürecini içeren bir maceradır. Bu zaman sürecinin her bir anı, ayrı bir güzelliğe, ayrı bir özelliğe, ayrı bir özgünlüğe sahiptir. Bu süreçte sevinç, heyecan ve dönüşte hüzün hepsi bir arada, coşkuyla yaşanır.

Yaylaya yolculukla başlayalım... Önce köyün ileri gelenleri, daha doğrusu eli, ayağı tutan rençberleri, yaylada uzun süren kıştan sonra karların yeterince eriyip erimediğini, patika yolların, ağaç devrilmesi, toprak kayması vb. sebeplerle bozulup bozulmadığını kontrol etmek için yola çıkarlar. Yollarda bir bozukluk varsa bunlar elbirliği ile tamir edilir ve yollar ulaşıma hazır hale getirilir. Daha sonra tarih belirlenir ve büyük bir heyecanla yayla hazırlıkları başlar. Bu hazırlıkların içinde öncelikle, yayla evlerinin oturulabilir hale getirilmesi için, gerekli kap, kacak, yatak, yorganı içeren ilk posta katırlar, atlar yola çıkar ve yayladaki gerekli ön hazırlıklar; yayla evlerinin temizlenmesi, ağır kış koşullarından gördüğü ufak zararların giderilmesi dahil, yapılır. Bundan sonra, sahip olunan hayvanlarla (inek, keçi, koyun vs.) yapılacak büyük ve maceralı yolcululuk için hazırlıklar, bir gün öncesinden yapılmaya başlanır. Ertesi gün sabahın erken saatlerinde (tsiv dilay) ve hatta bir kısım sabırsızlar gecenin sabaha yaklaşan karanlık saatlerinde (gamtiyay), inekler, boyunlarına ahırda bağlandıkları ipler (sabmuri) sarılı halde, azıklar elde veya sırtta (sırttaki küçük godori denilen kaplarda) büyük yolculuk, aynı büyüklükteki heyecan ve coşkuyla başlar. Bu aşamadaki sevinç, o uzun ve bir nebze sıkıcı kıştan sonra, o güzelim, karın beyazlığıyla eş olan tertemiz yaylalara ulaşacak olmadan kaynaklanan bir sevinçtir. Hatta hayvanlar bile, uzun bir kışı, dört duvardan ibaret ahırlarda (ahori), ağıllarda (sathe) geçirmenin sıkıcılığından kurtulmanın adeta sevinciyle, daha önceden alışık oldukları yayla yollarına, hiçbir zorluk çıkarmadan koyulurlar.

Bu yolculuk, gidilecek yaylaya göre (ki Macahel yaylaları, yörenin coğrafi özelliğinden dolayı köylerden oldukça yükseklerdedir ve mesafe olarak uzaktır. Öyle ki çoğu yaylalarda ağaçlar, bitki örtüsü yükseklikten dolayı bulunmamaktadır), yoldaki oyalanmalara göre oldukça uzun geçecek olan bir yolculuktur. Bu yolculuk, beraberinde bir çok macerayı da barındırır. Bunlardan birkaç kesit aktarmak gerekirse: Patika yollarda hayvanların birbirini sıkıştırması ve yoldan yuvarlanmalar, herkesin hemen aynı gün yola çıkması nedeniyle hayvanların birbirine karışması, bir kısmının inatçılık ederek diğer hanelerin hayvanlarından ayrılmak istememeleri veya daha kötü bir durum olarak yaylaya gitmek istemeyip geri kaçmaya çalışan nadir inatçı hayvanlar ve bunları ikna için peşin sıra koşuşturmalar, azgın boğaların birbiriyle güreşmesi ve birbirlerini yaralamaları, annelerini karıştıran veya annelerinin memesinden ağzını ayırmayan, memelerdeki tüm sütü emip, memeyi sakız niyetine çiğneyen danacıklar (yani hobolar), eğer yoldaki akarsuda köprü varsa köprüden geçmek istemeyen, huysuzluk yapan hayvanlar, köprü yoksa eriyen karların oluşturduğu buz gibi akarsudan haklı olarak geçmek istemeyen veya istemeye istemeye geçen hayvancıklar, yolda açıkmalarından dolayı yapılan otlatmalarda, ormana karışıp kaybolanlar, vs., vs....Yoldaki maceralar anlatılamayacak, sayılamayacak kadar çok... Hemen kulağıma, siz okuyuculardan da bazı maceraların içten fısıldandığını duyar gibi oluyorum. Dedim ya maceralar çok...

Bütün bu, bazen tatlı, bazen acı ve sıkıntılı, kısaca maceralı yolculuktan kaynaklanan stres, yorgunluk, bu uzun yolculuğun mutlu sonu olan yaylaya ulaşmakla, yayla evlerine yerleşip oturmakla, o gün akşam olup, hayvanları ahırlara, ağıllara koymakla ve en önemlisi yayladaki o mis gibi ve tertemiz havada ilk geceyi, büyük bir huzurla ve derin, deliksiz uykuyla geçirmekle sona eriyor, yerini bundan sonraki tatlı, heyecanlı, bazen de acı yeni maceraları beklemeye, görmeye bırakıyor...

Bu yazımla, özellikle şehrin ruhları da betonlaştıran bu betonarme, kirli ortamında hayat, yaşama mücadelesi veren biz Macahellilere, geldiğimizi yeri, kültürümüzü, anılarımızı unutmamayı, hatırlamayı ve geriye bakıp, yüzümüzde bir tatlı gülümseme oluşturabilmeyi amaçladım. Umarım başarılı olmuşumdur... Böyle bir yazıya başlarken, bütün yayla maceralarını bir yazıda özetlemeyi hedeflemiştim. Ama baktım ki, yayla maceraları o kadar çok, kültürümüz, geleneklerimiz o kadar zengin ki, bu yazıda sadece yaylaya yolcuğu anlatabildim. Vakit bulursam bir yazı daha yazıp, asıl maceralardan, yani yaylada geçen maceralardan kesitler sunmaya çalışacağım..

Geçmişimizi, geldiğimiz yeri, kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi öncelikle hatırlamak, unutmamak ve daha sonra yaşatmak ve gelecek nesillere aktarabilmek dileğiyle... Hoşça, dostça ve hep Macahelli kalın.

 


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi